Anot Kablosu

Kendimi bildim bileli her zaman her şeye “pozitif” yaklaşmaya çalışan ve ŞÜKRETME‘nin iç huzurumuzu güçlendirdiğine inanan bir insanım. Her koşulda iyiye odaklanmaya çalışsam da bazı anlar oluyor ki anksiyete ve panik atak krizleri kaçınılmaz hâle geliyor. Fakat bunları geride bırakıp (halının altına süpürmekten bahsetmiyorum, yalnızca farkında olarak ve dikkate almayarak) başımıza her şeyin gelebileceğini kabullendiğimizde, durum biraz daha anlaşılabilir oluyor.
Asıl bahsetmek istediğimse, bu her şeyin içinde bir iyilik arayıp olumlama yapmaya çalıştığım zamanların yan etkileri.
BEKLENTİSİZLİK, RAHATSIZLIK DUYMAMA ve KÜÇÜK ŞEYLERLE MUTLU OLABİLME.
Baktığınızda tedirginlik yaratacak bir şey görünmediğini biliyorum. Önemsiz olduklarını ve yapmamak gerektiğini de söylemeyeceğim. Tabii ki önemli! Esas nokta, AŞIRIYA KAÇMAMAK.
Bunların ne zararı var ki diyorsunuz. Oysa her şey tam da burada başlıyor.
Yaşadığınız her zorlukta iyi bir şeyler görmeye çalışmak; “Buna da şükür.” diye benimsemek sizi tek bir yola götürüyor: HİÇBİR ŞEY YAPMAMAK.
Çünkü o kadar eminsiniz ki… “Hayat böyle de güzel ve başka bir şeye ihtiyacım yok.” diyebiliyorsunuz. Zaman ilerliyor, içinde bulunduğunuz durum size problem yaratsa bile “Başka bir şeye ihtiyacım yoksa, çabalamama da gerek yok. Çabalamam gerekmiyorsa hiçbir şey yapmadan da hayatıma devam edebilirim.“e kadar varıyor.
Ve problem sonlanmasa da yavaşça beklentileriniz azalıyor, küçük şeylerle mutlu olabilmeyi öğreniyorsunuz, sonunda da bir bakıyorsunuz ki hiçbir şey sizi rahatsız etmez olmuş.

Olduğunuz yerden memnunsunuz!

İşte bu! Hayatınız hâlâ aynı, sıkıntılarınız hâlâ eskisi gibi ama siz bunları değiştirmek için hiçbir şey yapmıyorsunuz. Küçük şeylerle kısa süreli mutluluklar yaşıyorsunuz, ara ara sorunlarınız ağır basıyor ama olsun! Mutlu olunacak bir şeyler vardır elbet!

25 yıllık kısa hayatım boyunca hem çevremden hem kendimden öğrendiğim şuydu: Pozitif düşün, pozitif yaşa. Şimdi fark ediyorum, hayatımdaki en temel meselenin ta kendisiymiş.

“Tüm maddeler zehirdir. İlacı zehirden ayıran dozudur.” 
                                                                                                   Paracelsus

Tıpkı duygular gibi!

Yorum bırakın